Sonraki Ürün
LALE GÜL

Adının yanında
Anıldı Adı…

LALE GÜL

Adının yanında
Anıldı adı…


Var edenin adı ile
Allah Azze ve Celle…

Muhakkak ki Allah (c.c.) güzeldi, güzelliği severdi…1
Söylenenleri dinleyip en güzeline uyan kullarımı müjdele dememiş miydi?2
Güzelliği emretmemiş miydi?3
En güzel şekilde var etmemiş miydi?4

Muhakkak ki Allah (c.c.) güzeldi, güzelliği severdi…5

‘’Senin şanını yüceltmedik mi?’’ dedi Rabb'im adı Ahmed(s.a.v.)'e. En çok övülene.6
Tüm peygamberlerin, geleceğini müjdelediği en son elçiye.7
‘’Senin şanını yüceltmedik mi? ‘’8

Elbette güzel olacaktı vaadi de.
Varlığımızın özü gibi muhabbet ile -ki- O;
Allah’ın insanlığa tebliğ ettiği dini en iyi temsil eden, onu en iyi yaşayan ve o dini kendi hayatına en iyi uygulayandı.
Hz. Muhammed (s.a.v.); ‘'Ahmed’' adıyla seçilmişti, Abdullah adı ile de salih bir ‘’abd’’ idi, Abdullah idi…
O tek başına insaniyetti.

Ve Allah O şanı yüceltti.
Allah ve Peygamber sevgisini bir arada talep etti.9

Ve Allah O şanı yüceltti.
O'na iman etmeyi kendisine imanın şartı saydı.10

Ve Allah O şanı yüceltti.
O'nun sünnetini dinin ikinci kaynağı olarak ikame etti.11

Ve Allah O şanı yüceltti.
İslam’a girişin ilk şartı olan Kelime-i Tevhîd’de inanın dedi.
Allah'a ve Peygamber'e bir arada inanın…12

Adının yanında hep adı vardı.
Adının yanında adını andırdı.

Cümle varlığın sebebi, muhabbet-i İlâhiyenin tecellisi değil miydi zaten?
‘’Evvel yer gök yok iken
Var idi aşk bünyadı,
Aşk ezelden kadimdir,
Aşk getirdi ne varın.’’
demiyor mu Yunus Emre gönül gözünün gördüğü ile?

Gözümüze ve gönlümüze ve dahi özümüze güzel görünenlerin, güzel görünmelerindeki sebep bu tecelliden değil miydi?
Kâinatın sanatına hayret ile bakanlar, ulaştıkları sırları elimize bırakıverirler usulca.
Masnuattan haber verirler ahenk ile.
Lalede de görürler o Sani’yi, gülde de…

Ve dile gelir hayret bu kez bir beyit vesilesi ile.
“Mazhar-ı ism-i Celâl olmasa âyâ lâle
Bulamazdı bu kadar rütbe i vâlâ lâle”

İzzet Ali Paşa laleden haber verirken;
Lale eğer cevâhir-i hurufla yani Allah lafzı ile yazılmasaydı, Allah'ın ismini taşıyor olmasaydı bu derece yücelere çıkmaz, böylesine kıymetli olmazdı diyor.

Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya ne güzel anlatmış:

“Eskiler lâleyi mukaddes sayarlardı. Gerçekten, izahı zor bir şuur, o zamanın yazılarında ‘lâle’ kelimesi ile ‘Allah’ kelimesini aynı harfler meydana getirirdi. Üstelik ebcette lâle, Allah, hilâl aynı sayıyı verirdi. Biri güzelliğiyle yurdumu, biri ulviliğiyle dinimi, biri şerefiyle istikbâlimi anlatan kelimelerdeki ebcet beraberliği sizi bilmem fakat -ben-, tesadüf deyip geçemeyeceğim.”


Cümle kâinat: ‘’Sani-i Zülcelâl’in masnu’uyum.’’ diye gelirken dile, gülden anlayanlar haber verirler yine:

Mahv iderse yiridür kandîl-i ‘arşun nûrını
Oldı çün ‘aks-i cemâl-i Ahmed-i Muhtâr gül

Lâmi’î Çelebi muhabbet ile diyor ki:
Gül, gökyüzünün kandili olan güneşin ışığını yok etse yerindedir;
Çünkü gül Hz. Muhammed’in yüzünün güzelliğinin bir yansımasıdır.

Güzelliğin mührü olmuş Lale ve Gül’ün gölgesinde, kâinatın var edilişindeki ilahî güzelliği ve bu güzelliğin işaret ettiklerini seyreyledik muhabbet ehlinden.

Ya Mevlâna…

‘’Kâinatın var edilişi gibi, yok edilişi de aşkladır. Hatta tevhidin sırrı da mecazen burada yatar.’’ cümlesini izaha ve ispata binaen:

“Aşk, o bir şuledir, parlayınca Ma"şuk"tan gayri her şeyi yakar!
Lâ kılıcı, Hakk’tan başka her şeyi keser atar.
Bir bak, Lâ’dan sonra bir şey yüz gösterebilir mi?’’
demiyor mu?13

Ve yine Mevlâna:
“Pak aşk, Muhammed’le eşti. Allah aşk yüzünden ona "Levlâke!’’ dedi.
Hasılı o, aşktan tekti. Onun için Allah, onu Peygamberler içinden seçti.
Sen, pak aşka mensup olmasaydın, sende aşk olmasaydı dedi, hiç gökleri var eder miydim?
Ben, aşkın yüceliğini anlayasın diye kadri yüce göğü yücelttim”14


‘’Levlâke!’
‘’Sen olmasaydın…’’

Allah’ın ve Rasûlü'nün ve Allah dostlarının bildirdiği bu ezeli ve ebedi hakikattir bizim bildiğimiz. Gayrısının hikmeti Rabb'in katındadır.

Var edenin adı ile
Allah Azze ve Celle…


****

Kaynakça 

1 (Hakim, Müstedrek, I/26 Müslim, İman 147)
2 (Zümer Suresi, 18.Ayetten mülhem ifade)
3 (Bakara Suresi, 195. Ayetten mülhem ifade)
4 (Secde Suresi,7. Ayetten mülhem ifade)
5 (Kutsi Hadis Hakim, Müstedrek, I/26 Müslim, İman 147)
6 (İnşirah Suresi,4. Ayet)
7 (Âl-i İmrân, 81. Ayetten mülhem ifade)
8 (İnşirah Suresi,4.)
9 (Muhammed Suresi 33, Araf Suresi,158 Ayetlerden mülhem ifade)
10 (Âl-i İmrân Suresi,32 Ayetten mülhem ifade)
11 (Nisa Suresi, 59; Haşr Suresi, 7 Ayetlerden mülhem ifade)
12 (Nûr Suresi,52; Tevbe Suresi, 71. Ayetlerden mülhem ifade)
13 (Mesnevî, V, 593-595, Nah.)
14 (Mesnevî, V, 2735-2740)

 

Devamını gör
Lale

Allah (c.c.) Lafzı'nı; stlize lale formu ile oluşturduk.

Lalenin sol tarafında sülüs yazı ile Cenab-ı Allah (c.c.)'ı yüceltmek için kullanılan "Celle Celalühu" (Onun şanı ne yüce.) nakşettik ve rumi desenler ile bezedik. Lalenin yüzey tezyinatını ise zincir kristal taşlarla bezedik.

Gül

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Lafzı'nı; stilize gül formu ile bütünleştirip oluşturduk.
Gülün ön yüzüne sülüs yazı ile Peygamberimiz (s.a.v.)’e mahsus olan ‘’sallallahu aleyhi ve sellem’’ (Peygamberimize salat ve selam olsun.) duasını nakşettik ve rumi desenler ile bezedik. Gülün tezyinatını da zincir kristal taşlarla sağladık.

Kelime-i Tevhid

Lale Gül’ün yaprağına sülüs yazı ile; iman esaslarının özünü ifade eden Kelime-i Tevhid’i (“Lâ ilâhe illallah Muhammed’ün Resûlullah” (Allah'tan başka İlah yoktur. Hz. Muhammed (s.a.v.) Allah (c.c.)'ın Peygamberidir.) nakşettik ve Kelime-i Tevhid paftasını rumi tığlarla bezedik.

Gövde

Stilize ederek tasarladığımız iki yapraktan oluşan gövdeyi haliç işi ile bezedik ve bu alanın tezyinatı için desen aralarına tane kristal taşlar serpiştirdik.

Kaide

Kaideyi; haliç işi ile bezenmiş gövdenin devamı olarak tasarlayarak tasarıma dahil ettik.